Bu kitapta yazar aşkın en güzel belki de en kalıcı hallerinden birini anlatır romanın örgüsü içinde: Aşkla arkadaşlık. Ruh ve akıl birliğinde olan, dahası birbirlerini karşı cins olarak da algılamaktan vazgeçemeyen ama sevgili olarak bir araya gelmeleri imkânsız iki insan. Basileus Irene’nin sevdiği adama sitemini bir okur olarak hep içimde taşıyacağım sanırım. Harfi harfine yazmak yerine bana geçirdiği düşünceyi aktarmak istiyorum. Bence serzenişi tam olarak şudur Irene’nin: Benim aşkımı başka kadınların aşklarıyla nasıl kıyaslarsın? Bu denli sıradan biçimde sevebileceğimi, senin sadece romantik/cinsel aşkını isteyebileceğimi nasıl düşünürsün? Sen benim ruh, akıl, kalp dostumsun. Aşkıma karşılık vermeseydin bile beni bu denli yaralayamazdın. Aşkımın cihetini anlamadın, beni anlamadın